Explore the vast range of titles available.

Araştırmada Amerika Birleşik Devletleri Eyaletlerinin okul öncesi eğitim programlarında yer verdikleri sosyal bilgiler (tarih, coğrafya, ekonomi, vatandaşlık) kazanımlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Veri toplama yöntemi olarak doküman analizinin kullanıldığı bu nitel araştırmanın çalışma grubuna dahil edilen eyaletler ölçüt örneklem yoluyla belirlenmiştir. Ülkenin 50 eyaleti arasından İnsani Gelişme Endeksi (İGE) (2018) verilerine göre en yüksek ortalamaya sahip 10 eyaletin okul öncesi eğitim programlarının sosyal bilgiler kazanımları incelenmiştir. Veriler içerik analizi yoluyla analiz edilmiştir. Araştırmanın sonucunda, okul öncesi coğrafyada harita ve küre gibi temsillerin kullanımı, ev okul gibi tanıdık yerlerin özellikleri, kültürel özellikler ve farklı kültürlere yönelik kazanımların ön planda tutulduğu görülmüştür. Tarih temasında geçmiş ve günümüz arasında kıyaslamalar yapmaya ve ulusal geleneksel kutlamalara ağırlıklı olarak yer verilmektedir. Ekonomi temasında ise ekonomiye dair temel kavramlar ve meslekler gibi topluluk yardımcıları hakkında kazanımlar öne çıkmaktadır Son olarak Vatandaşlık temasında okul öncesi için demokratik süreçlere aktif katılımın ve topluluk kurallarının sıklıkla yer verilen kazanımlar olduğu görülmüştür. Türkiye’de uygulanan Okul Öncesi Eğitim Programının güncelleme ve genişletilmesine yönelik çalışmalar yapıldığı takdirde mevcut araştırma, bu anlamda araştırmacılara bilimsel dayanak sağlaması açısından öngörü ve önem taşımaktadır. In the research, it is aimed to examine the social studies (history, geography, economy, citizenship) standards included in the early childhood education programs of the United States of America. In this qualitative study, in which document analysis is used as the data collection method, the states included in the study group are determined by criterion sampling. Among the 50 states of the country, the 10 states are selected according to the Human Development Index (HDI) (2018) . The early social studies curricula of the states with highest average are examined. The data were analyzed through content analysis. As a result of the research it has been seen that, in the states early childhood education curricula the use of representations such as maps and globes, the characteristics of familiar places such as home and school, cultural characteristics and learning outcomes for different cultures are prioritized in geography themes. In the theme of history, it is emphasized to make comparisons between the past and the present and to national traditional celebrations. On the other hand in the theme of economy, the basic concepts of the economy and the learning outcomes about community helpers such as professions are prominent. Finally, in the theme of citizenship, it has been seen that active participation in democratic processes and community rules for preschoolers constitute the gains that are frequently mentioned. It is believed that the current research will provide support to future researchers when if studies are carried out to update and expand the Early Childhood Education Program implemented in Turkey.

Bu araştırmada temel eğitim bölümü öğretmen adaylarının mesleki kaygı düzeylerinin farklı değişkenlere göre incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma, nicel araştırma yaklaşımı kapsamında tarama modelinde yürütülmüştür. Araştırmanın çalışma grubunda 1. ve 4. sınıfa devam eden okul öncesi ve sınıf öğretmenliği lisans programında öğrenim gören öğretmen adayları yer almaktadır. Bu araştırmada veri toplama aracı olarak Cabı ve Yalçınalp (2013) tarafından geliştirilen “Öğretmen Adaylarına Yönelik Mesleki Kaygı Ölçeği (MKÖ)” kullanılmıştır. Öğretmen adaylarını mesleki kaygı düzeyleri öğrenim görülen bölüm, mezun olunan lise türü, bölümü isteyerek seçme durumu, bölümden memnun olma durumu, sınıf düzeyi (1. Sınıf ve 4. Sınıf), cinsiyet, daha önce bir işte çalışmış olma durumu, en uzun süre yaşanan yer ve ekonomik durum değişkenlerine göre incelenmiştir. Bulgular kısaca özetlendiğinde, temel eğitim bölümü öğretmen adaylarının kaygı düzeylerinde öğrenim gördükleri bölüm, mezun oldukları lise türü, ve ailelerinin ekonomik durumu açısından bir farklılık bulunmazken; bölümü isteyerek seçme, bölümden memnun olma gibi motivasyonel araçlar ve en uzun süre yaşadıkları yer cinsiyet, sınıf, daha önce çalışmış olma gibi kişisel özellikler açısından genel kaygı ve kaygının ekonomik/ sosyal, atanma gibi çeşitli alt boyutlarında kaygıya sahip oldukları görülmüştür. In this study, it was aimed to examine the occupational anxiety levels of elementary education prospective teachers (Departments of Preschool Education and Primary Education) according to different variables. It was carried out by using survey model within the scope of the quantitative research approach. Study group was consisted of first and fourth grade prospective teachers (n=366) from the departments of Early Childhood Education and Primary Education. “Occupational Anxiety Scale for Prospective Teachers” developed by Cabı and Yalcınalp (2013) was used as a data collection tool in this study. Prospective teachers’ anxiety level was examined according to the department, the type of graduated high school, deciding the department voluntarily or not, being pleased with their department, the grade level (first and fourth grade), gender, the status of having worked in any job before, longest lived place and economic status variables. Results show that there isn’t any significant difference according to the department, the type of graduated high school and economic status. On the other hand, it is observed that prospective teachers have anxiety in terms of general anxiety and some of sub-factors according to motivational tools including deciding to the department voluntarily or not and being pleased with their department and some personal variables including longest lived place, gender, grade level and having worked in any job before.

This study was conducted using qualitative research methodology. The research design included a basic qualitative research design based on an interpretive perspective. The research group consisted of 16 children selected from a classroom that was easily accessible and temporally accessible to the researcher. The data collection process included the classical sociometric situation classification system proposed by Coie et al. (1982). This enabled the categorization of children's social status into categories such as \"rejected\", \"popular\", and \"neglected\". Children were also asked to draw portraits of their \"least favorite\" friends. The drawings were analyzed in depth through one-on-one interviews with the children. The portraits were analyzed through content analysis and the characteristics of rejected children were transformed into themes. Accordingly, four main headings emerged as elements in children's drawings, undesired behaviors, social contact, and expression of emotions. Aggressive behaviors, disturbing behaviors, behaviors associated with autism, gender-based differences, and behaviors perceived as inappropriate in the social environment came to the forefront in the expressions of the rejected children. In addition, children reported that rejected children were often angry or had moods that were not clearly understood. Children also reflected their emotional states in their artworks and did not like to draw friends they did not prefer. In line with these results, some recommendations for institutions, teachers, and families regarding some social status are presented.

Sosyal statü, toplumda karmaşık ve çok boyutlu bir kavramdır. Farklı sosyal statülere sahip bireyler farklı deneyimler yaşar ve toplumda farklı roller üstlenirler. Çocukların toplumsal olarak reddedilmesi kısa ya da uzun vadede hem bireysel hem de kolektif sorunlara neden olabilir. Reddedilen çocukların yaşadıkları sorunlara dikkat çekmek ve toplumda farkındalık yaratmak, iyi olma hallerini iyileştirmek ve potansiyellerine ulaşmalarını saǧlamak önemlidir. Bu nedenle araştırmada öncelikle çocukların sosyal statülerinin belirlenmesi ve sosyal çevrelerinde neden reddedildiklerine dair derinlemesine bilgi edinilmesi amaçlanmıştır. Bu çalışma, nitel araştırma yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırma tasarımı, yorumlayıcı bir perspektife dayanan temel nitel bir araştırma tasarımını içermektedir. Araştırma grubu, araştırmacının kolaylıkla ulaşabildiǧi ve zamansal açıdan erişiminin kolay olduǧu bir sınıftan seçilen 16 çocuktan oluşmaktadır. Veri toplama süreci klasik sosyometrik durum sınıflandırma sistemini içermektedir. Bu durum, çocukların sosyal durumlarını \"reddedilen\", \"popüler\", \"ihmal edilen\" gibi kategorilere ayırmayı saǧlamıştır. Ayrıca, çocukların \"en az sevdikleri\" arkadaşlarının portrelerini çizmeleri istenmiştir. Çizimler, çocuklarla birebir gerçekleştirilen görüşmelerle derinlemesine analiz edilmiştir. Portreler, içerik analizi ile incelenmiş ve reddedilen çocukların özellikleri temalara dönüştürülmüştür. Bu doǧrultuda çocuk çizimlerindeki unsurlar, istenmeyen davranışlar, sosyal temas ve duyguların ifadesi olarak dört ana başlık ortaya çıkmıştır. Reddedilen çocukların tercih edilmemelerinde sıklıkla saldırgan davranışlar, rahatsızlık veren davranışlar, otizm ile ilişkili davranışlar, cinsiyet temelli farklılıklar, sosyal ortamda uygunsuz olarak algılanan davranışlar çocukların ifadelerinde ön plana çıkmıştır. Ek olarak çocuklar reddedilen çocukların genellikle kızgın ya da net olarak anlaşılmayan duygu durumlarına sahip olduklarını belirtmişlerdir. Çocuklar aynı zamanda kendi sanat ürünlerine de duygu durumlarını yansıtmışlar ve tercih etmedikleri arkadaşlarını çizmekten hoşlanmamışlardır. Bu sonuçlar doǧrultusunda kurumlara, öǧretmenlere ve ailelere bazı sosyal konumlara ilişkin bazı öneriler sunulmuştur.

The purpose of this explanatory sequential mixed-methods study is to explain teacher–student relationships in preschool classrooms in terms of the child’s temperament and the pre-service preschool teachers’ personalities. The study was conducted using a sequential exploratory mixed-methods design. Since both quantitative and qualitative data were obtained, sampling was carried out in two stages: quantitative random stratified sampling, and qualitative purposive sampling. Quantitative data were obtained from 126 pre-service teachers. The qualitative study group consisted of 18 pre-service teachers. Quantitative data were collected using the Student–Teacher Relationship Scale-Short Form, the Short Temperament Scale for Children (STSC), and the Five Factor Personality Inventory (FPI). Qualitative data were obtained from interviews with 18 teachers. The findings revealed that the student–teacher relationship can be explained by adult and child characteristics. In addition, pre-service teachers’ perceptions of the student–teacher relationship are explained by adult characteristics much more than pre-service teachers’ perceptions.

Bu araştırmada Temel Eǧitim Bölümü öǧretmen adaylarının mesleki kaygı düzeylerinin farklı deǧişkenlere göre incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma, nicel araştırma yaklaşımı kapsamında tarama modelinde yürütülmüştür. Araştırmanın çalışma grubunda 1. ve 4. sınıfa devam eden Okul Öncesi ve Sınıf Öǧretmenliǧi Lisans Programında öǧrenim gören öǧretmen adayları yer almaktadır. Veriler Cabı ve Yalçınalp (2013) tarafından geliştirilen \"Öǧretmen Adaylarına Yönelik Mesleki Kaygı Ölçeǧi (MKÖ)\" aracılıǧıyla toplanmıştır. Öǧretmen adaylarının mesleki kaygı düzeyleri öǧrenim görülen program, mezun olunan lise türü, programı isteyerek seçme durumu, programdan memnun olma durumu, sınıf düzeyi (1. Sınıf ve 4. Sınıf), cinsiyet, daha önce bir işte çalışmış olma durumu, en uzun süre yaşanan yer ve ekonomik durum deǧişkenlerine göre incelenmiştir. Bulgular özetlendiǧinde, Temel Eǧitim Bölümü öǧretmen adaylarının kaygı düzeylerinde öǧrenim gördükleri program, mezun oldukları lise türü, ve ailelerinin ekonomik durumu deǧişkenleri açısından bir farklılık bulunmadıǧı görülmüştür. Ancak, programı isteyerek seçme, programdan memnun olma gibi motivasyonu belirleyen araçlar ve en uzun süre yaşadıkları yer, cinsiyet, sınıf, daha önce bir işte çalışmış olma durumu gibi kişisel özellikler açısından genel kaygı düzeylerinde ve kaygının ekonomik/ sosyal, atanma gibi çeşitli alt boyutlarında farklılıklar olduǧu görülmüştür

Çocuklar küçük yaştan itibaren farklılıkları ve ayrımcılığı duyumsayabilirler. Bu sebeple erken çocukluk dönemi hayatın kritik bir evresidir. Çocukların erkenden küresel vatandaşlık yeterliklerini kazanmaları ve 21. Yüzyıl becerilerine sahip olmaları oldukça değerlidir. Bu nedenle erken çocukluk döneminde sosyal bilgiler eğitimi git gide önem kazanan bir alan haline gelmektedir. Çocuklar için sosyal adalet duyarlığı geliştirmek ve bu anlayışa hâkim bir yaşantı kurmalarına öncülük etmek, özellikle erken çocukluktan itibaren verilmesi gereken eğitime dayanmaktadır.Bu araştırmada insan haklarını temel alarak, sanat (çocuk edebiyatı ve görsel sanat eğitimi) aracılığı ile 60-72 aylık çocukların adalet, ayrımcılık, demokrasi, farklılık gibi kavramlara ilişkin farkındalık geliştirmesi, farklılıklara saygıyı duyumsaması ve küresel vatandaşlık eğitiminin bir pratik olarak sınıfta etkin bir şekilde kullanılması amaçlanmıştır. Bu çalışma küresel vatandaşlık eğitiminin farklılıklar boyutuna odaklanmaktadır. Ele alınan durumun değişim ve gelişim odaklı yapısından kaynaklı çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden eylem araştırması kullanılmıştır. Çalışma grubu orta sosyo ekonomik düzeyde bir anaokuluna devam eden 60-72 aylık 15 çocuktan oluşmaktadır Çocuklara ek olarak sınıfın öğretmeni, okul rehberlik öğretmeni ve okul müdürü de çalışmanın katılımcıları arasındadır. Araştırmada gözlem, görüşme, araştırmacı günlüğü, geçerlik komitesi verileri ve çocukların ortaya koydukları sanat ürünleri veri toplama yöntemleri olarak kullanılmıştır. Çalışma grubunun belirlenmesinin ardından eylem planı geliştirilerek, görsel sanatlar ve çocuk edebiyatını temel alan etkinlikler haftalık olarak çocuklarla uygulanmıştır. Betimsel analiz ve içerik analizi yöntemleri verilerin analizi için kullanılmıştır.Araştırmada çocukların farklılıklara (cinsiyet, fiziksel, mizaç, farklı aileler, sosyo ekonomik düzey gibi) ilişkin olumsuz düşünce ve tutumlarının olduğu görülmüştür. Farklılıklar temelinde hazırlanan eylem planı ile çocukların sanat aracılığıyla fikirlerini ifade etmelerine, bu fikir ve deneyimlerini geliştirmelerine fırsat sunulmuştur. Sanat ile kendilerini ifade eden çocukların farklılıkların birçok alanında olumlu fikirler geliştirdikleri ve farkındalıklarının arttığı görülmüştür. Sonuç olarak, çocukların cinsiyet farklılıklarına ilişkin görüşleri dışında farklılıklar bağlamında farkındalıklarının geliştiği, bilgilerinin arttığı ve tutumlarının olumlu yönde değiştiği gözlenmiştir. Cinsiyet farklılıklarına ilişkin ise kadınlar ve erkeklerin kalıp yargılar dışında hareket edebilecekleri çocuklar tarafından sözel olarak dile getirilmiş olsa da, özellikle tutum ve davranışlara bunların yansımadığı görülmüştür. Araştırmadan elde edilen sonuçlar alanyazın ile yorumlanmış ve sonuçlara uygun olarak araştırmacılara ve uygulayıcılara yönelik öneriler sunulmuştur.

Araştmnada Amerika Birleşik Devletleri Eyaletlermin okul öncesi eǧitim programlarında yer verdikleri sosyal bilgiler ( tarih, coǧrafya, ekonomi, vatandaşlık) kazanımlarmm incelenmesi amaçlanmıştır. Veri toplama yöntemi olarak doküman niceleme yönteminin kullanıldıǧı bu nitel araştırmanın çalışma grubima dahil edilen eyaletler ölçüt ömeklem yoluyla belirlenmiştir. Ülkedeki 50 eyalet arasından İnsani Gelişme Endeksi (İGE) (2018) verilerme göre en yüksek ortalamaya sahip 10 eyaletin okul öncesi eǧitim progranılarmm sosyal bilgiler kazanımlar! incelenmiştir. Veriler içerik analizi yoluyla çözümlenmiştir. Araştırmanın sonucunda, okul öncesi coǧrafya teması kazanmılannda harita ve küre kullanımı, ev okul gibi tanıdık yerlerin özellikleri, kültürel özellikler ile farklı kültürlere yönelik kazanmılarm ön planda olduǧu görülmüştür. Tarih temasında geçmiş ve günümüz arasında kıyaslamalar yapma, ulusal çapta gelenekselleşmiş kutlamalar aǧırlıklı olarak yer almaktadır. Ekonomi temasında ise ekonomiye ilişkin temel kavramlar ve meslekler hakkında kazanımlar öne çıkmaktadır. Son olarak vatandaşlık temasında demokratik süreçlere etkin katılıma ve topluluk kurallarma sıklıkla yer verilen kazanımlar olduǧu görülmüştür. Bu araştınna Türkiye'de uygulanan Okul Öncesi Eǧitim Programının güncellenmesi ve genişletilmesine yönelik çalışmalara destek saǧlaması açısından önem taşmıaktadır.